Bir yıl boyunca sergilenen çabaların meyvelerinin alındığı ve herkes için heyecan verici bir gün olduğunu belirten Bakan Tekin, herkesin sağlıklı ve mutlu bir tatil geçirmesi temennisinde bulundu.
Bakanlıkça bu süreci tatil olarak değil, eğitim öğretim sürecinin bir alanı olarak tanımladıklarını ifade eden Bakan Tekin, çocukların okul dönemini daha verimli geçirebilmesi için okul dışı dönemde enerji topladıklarını ve bu nedenle bu süreci en az eğitim öğretim dönemi kadar dolu dolu geçirilmesi gereken bir dönem olarak gördüklerini söyledi.
Bakan Tekin, "Bizim gençlerimizden, çocuklarımızdan istediğimiz şey, kendilerini çok fazla yormadan yıl içinde elde ettikleri kazanımları kaybetmeden bir tatil dönemi geçirmeleri. Bunu yaparken bol bol kitap okumalarını, hatta okuduklarını kaleme almalarını, yazmalarını, yazmaya çalışmalarını temenni ediyorum." diye konuştu.
Velilere de seslenen Bakan Yusuf Tekin, tüm ülkelerde ebeveynlerin de eğitim öğretim sürecinin bir parçası olduklarını belirterek 12 yıllık zorunlu eğitimini tamamlayan bir öğrencinin okulda geçirdiği vakitten daha fazlasını ailesiyle geçirdiğine dikkati çekti.
Ailelerin, çocuklarının eğitim sürecinde kendilerine destek olmaları gerektiğini ifade eden Bakan Tekin, şöyle devam etti: "Tatile girerken velilerimizden isteğim şu: Çocuklarımızın, gençlerimizin nasıl yetişmesini istiyorsanız, nasıl bir genç ve çocuk yetişsin istiyorsanız, tatil aylarında çocuklarınız yanınızdayken onlara en güzel şekilde örnek olarak iyi bir ebeveyn profili çizebilirsiniz. Ben velilerden bunu talep ediyorum. Çocuklarımıza 'Okuyun!' demek yerine gelin, beraber her gün yarım saat, bir saat kitap okuyalım. Çocuklara, 'Evladım cep telefonunla, bilgisayarınla, televizyonla çok vakit geçiriyorsun.' diyeceğimize kendimiz de aynı tür etkinliklerimizi azaltalım. Saatlerce televizyon seyreden bir anne ya da babanın çocuğuna 'Televizyon seyretme.' demesi, hiç kitap okumayan, evinde kitap olmayan bir ailenin çocuklarına 'kitap okuyun' demesi biraz tuhaf kaçıyor."
Bakan Tekin, açıklamasının ardından basın mensuplarının sorularını yanıtladı.
Gebze'de bir lisedeki mezuniyet törenine bazı öğrencilerin kıyafetlerinin uygun olmadığı gerekçesiyle alınmadıkları yönünde çıkan haberlere ilişkin soru üzerine Bakan Tekin şunları kaydetti: "Olayın başlangıç noktasında okul müdürü, öğrencilere mezuniyet töreninin yapılacağı alanın büyüklüğü kadar kontenjan veriyor. Burada formu da var, her öğrenciye 4 kontenjan veriyor ve 'Kiminle beraber geleceksin' diye soruyor. Başlangıçta listede ismi olmayan öğrenci arkadaşlarımız, listede yazdığının iki katı kadar misafirle gelmek isteyince okul müdürü doğal olarak 'Biz bu listedeki isme göre bir organizasyon yaptık. Önce listedeki isimleri alalım. Yer kalırsa sizi de alırız.' dedi diye tartışma başlıyor ve arzu etmediğimiz bir boyuta ulaşıyor. Olay duyulur duyulmaz İlçe Milli Eğitim Müdürümüz yedi sekiz dakika içinde olay yerine intikal ediyor ve problem çözülüp çocuklarımızın mezuniyet törenine katılması sağlanıyor. Okul müdürümüzün olay artık yönetilemez boyuta geldikten sonra 'yönetmelik ifadesi' diye söylediği şey normal okulumuzun eğitim öğretim kısmıyla ilgili yönetmelik. Yani madde, onunla ilgili madde... Mezuniyet törenlerini ya da benzeri etkinlikleri bu çerçevede değerlendirmek doğru değil. Nitekim İlçe Milli Eğitim Müdürümüz de geldikten sonra sorunu çözüyor."
Bu olayın yaşanmasını arzu etmedikleri bir olay olduğunu yineleyen Bakan Tekin, "Bakanlık olarak, bu konuda ihmali, yanlışı olan kişilerle ilgili gerekli işlemleri, incelemeleri yapacağız." dedi.
Bakan Tekin, olayın detayı yeterince araştırılmadan öğretmen ve okul idarecilerinin toplum nezdinde linç edilmesinin kendisini üzdüğünü belirterek bunu yıl boyunca sergilenen emeğe, çabaya saygısızlık olarak gördüğünü ifade etti.
"Sınıf tekrarı konusunda çok marjinal bir tabloyla karşı karşıya değiliz"
9'uncu sınıflarda sınıf tekrarının geri getirilmesiyle birlikte kaç öğrencinin tekrara kaldığı ve bu yıl YKS'ye katılan ancak devamsızlık nedeniyle tekrar yapacak kaç öğrencinin olduğuna ilişkin sorular üzerine Tekin, karnelerin dağıtılmasının telafi niteliğindeki süreçlerin tamamlandığı anlamına gelmeyeceğini belirterek sınıf tekrarıyla ilgili işlemlerin henüz tamamlanmadığını ve bayram sonrası net rakamları göreceklerini söyledi.
Bakan Tekin, genel olarak çok marjinal bir tabloyla karşı karşıya olmadıklarını belirterek şöyle devam etti: "Bütün attığımız adımlar, öğretmen arkadaşlarımızın bizlerden eğitim öğretim sürecinin daha ciddi şekilde yürümesi, öğretmenlerimizin emeklerinin karşılığının daha sağlıklı şekilde alınabilmesi, öğretmen arkadaşlarımızın itibarlarının korunması açısından alınması gereken tedbirlerdi. Öğrenciler açısından da başarısının arttırılması için aldığımız tedbirlerdi. 9'uncu sınıflar açısından da yönetilemeyecek bir süreç yok. Medyada speküle edildiği gibi, 'Çok ciddi sayıda sınıf tekrarı olacağı için önümüzdeki yıl 9'uncu sınıflara kayıtlarda sıkıntı yaşanacak.' şeyi doğru değil. Bunun hesabını zaten yapıyoruz."
Devamla ilgili aldıkları kararı da çok önemsediklerini bildiren Bakan Tekin, şu ifadeleri kullandı: "Özellikle 12'nci sınıflar açısından söyleyeyim, çocuklarımızın üniversite hazırlık anlamında en çok faydalanabilecekleri alanın okullarımız ve öğretmenlerimiz olduğuna inanıyoruz. Dolayısıyla çocuklarımız devamsızlık yapıp merdiven altı kurslarda, kaçak eğitim veren kurslarda ya da çok farklı yapıların organize ettiği kurslarda eğitim öğretim adı altında sınava hazırlık kursları almasını arzu etmiyoruz. Çocuklarımızın okullarda zaman geçirmesini istiyoruz. Öğretmenlerimizle birlikte bu süreci yürütmesini istiyoruz. Bunun için de daha önce defaten söyledik, ÖSYM ile çok sağlıklı bir süreç yürütüyoruz. ÖSYM, soru hazırlama havuzundaki kişilerin yarıya yakınını Milli Eğitim Bakanlığı bünyesindeki öğretmen arkadaşlarımızdan oluşturdu. Aynı şekilde ÖSYM Başkanımızla da konuştuk, üniversite sınavı için çıkan soruların tamamı kazanımlarımız, müfredatımız ve kitaplarımız odaklı. Hâl böyle olunca çocuklarımızın dışarıda değil okulda bu süreci tamamlamalarını arzu ediyorduk. Bunu sağlamak için de başka tedbirler almıştık. Devamla ilgili aldığımız kararın önemli bir gerekçesi de buydu. Biz bu anlamda doğru bir iş yaptığımıza inanıyoruz. Devamsızlıkla ilgili herhangi bir af ya da benzeri düzenleme yapmayı düşünmüyoruz."
"Çocuklarımızın örgün öğretimde eğitim almasını arzu ediyoruz"
Tekin, açık liseye geçişle ilgili soruya Millî Eğitim Temel Kanunu'nun, örgün öğretimi esas kabul ettiğini hatırlattı.
Bakan Tekin, "Yani asli işimiz, çocuklarımızın örgün öğretime devam etmesini sağlamak. Açıköğretim aslında örgün öğretim çağının dışına çıkmış ya da insani sebeplerle örgün öğretim alamayacak olan çocukların yönlendirildiği bir mekanizma. Yani bir zorunluluk durumunda başvuracağımız bir şey... Dolayısıyla bu tür bir durum olmadığında çocukların açık öğretime yönlendirilmesi, Millî Eğitim Bakanlığının da kendisi açısından bir zaafiyeti teşkil eder. Çocuklarımızın örgün öğretime gelip, örgün öğretimde öğretmenlerimizden eğitim almasını arzu ediyoruz. Yaz aylarında yaptığımız düzenlemenin sebebi de buydu." yanıtını verdi.
Çocukların üniversiteye hazırlık dâhil olmak üzere bütün eğitim-öğretim ihtiyaçlarını giderebilecek kadar büyük bir aile olduklarını ifade eden Bakan Tekin, çocukların varsa eksikliklerini, destekleme ve yetiştirme kurslarıyla giderebileceklerini bildirdi.
Bakan Tekin, "Öbür taraftan baktığımızda, çocuklarımızın devam ettiğini iddia ettiği yapılar yani dershane dediğimiz şeyler, bizim zaten örgün öğretim çağındaki çocuklarımızın devam edeceği bir yapı yok. Yani bunlar demek ki illegal. Onların niteliğiyle ilgili bakanlık olarak kefil olmadığımız, denetlemediğimiz bir süreç var orada. Çocuklarımızın oralara gitmesini o yüzden istemiyoruz. Gitmemeleri için de elimizden gelen tedbirleri alacağız." diye konuştu.
Özel sektör öğretmenlerine ilişkin soru üzerine Tekin, bu konunun da çok fazla speküle edildiğini söyledi. Özel okulların salgın döneminde öğrenci kaybından dolayı irtifa kaybettiklerini dile getiren Tekin, artık salgın döneminin geride kaldığını ve artık normalleşmeleri gerektiğini kendileriyle paylaştıklarını belirtti.
Özel okul yöneticilerinin "Pandemi koşullarında yaşadığımız sıkıntılar sebebiyle küçüldük. Bazı tedbirler almak durumunda kaldık. Bunu düzeltmeye biz de varız." dediklerini ve bunun üzerine kendileriyle masaya oturup konuştuklarını anlatan Bakan Tekin, şunları kaydetti: "Nihayetinde şu noktaya gelmiştik. Bize dediler ki -doğrusu da bu zaten- 'Öğrenci kayıtlarını her takvim yılının başında, yani ocak, şubat ve mayıs, haziran aylarında öğrenci kayıtlarına ve kontenjan doluluk oranlarımıza göre öğretmen sözleşmelerimizi yapıyoruz.' Onların bazı taleplerini yerine getirdik. Dolayısıyla ocak, şubat aylarındaki kayıt sürecinde yaşadıkları sıkıntıları aşmış olduk. Bunun karşılığında da onlara, mayıs ve haziran aylarında öğretmen arkadaşlarımızla yaptıkları yıllık sözleşmelerde öğretmenlerinin hukukunu koruyacak mali tabloyu kendilerine sunmaları gerektiğini söylemiştik. Onlar da bize bu yıl için, yani 2024-2025 eğitim öğretim yılı için bunu çözeceklerini deklare etmişlerdi. Mayıs ve haziran aylarında yeni sözleşmelerini yapıyorlar. Yasal bir düzenlemeyi ben şahsen doğru bulmuyorum. Bunun ikili görüşmeler üzerinden yürüyeceğine ve özel okul temsilcilerinin, sahiplerinin bu hukuka riayet edeceklerine inanıyorum. Anlaşmamız öyle kendileriyle. Buna riayet etmeyen özel okul varsa bu hem Türkiye'deki özel okulculuk faaliyetini sıkıntıya sokar hem de kamuoyundaki itibarlarını zora sokar. O yüzden öğretmen arkadaşlarımız gerekli başvuruları bize yaparlarsa biz de özel okul gruplarıyla bunları konuşup, herhangi bir mağduriyet yaşamamalarını, hak ettikleri özlük haklarını elde etmelerini sağlamak için ilgili okullarla gerekli görüşmeleri yaparız."
"Seyreltmekten kastettikleri şey, müfredatın dışına çıkartmaksa katılmıyorum"
Muhalefetin, Atatürk ile ilgili dersin seyreltildiğine dair eleştirileriyle ilgili sorusuna Bakan Tekin, "Bunları medyada tartışmak yerine nerede seyreltildiğine dair veya hangi hususların seyreltildiğine dair net raporları bizimle paylaşırlarsa biz de arkadaşlarımızla konuşuruz. Seyreltmekten kastettikleri şey, müfredatın dışına çıkarmaksa katılmıyorum." diye konuştu.
Eğitim öğretim sürecinin tepeden tırnağa gözden geçirilerek bazı kazanımların farklı sınıflara kaydırıldığı realitesinden hareket edildiğinde bu eleştirilerin çok doğru olmadığının görüleceğini ifade eden Bakan Tekin, "Bu konuda bir eleştirisi olan varsa televizyon ekranlarında konuşmak yerine bize hazırladıkları metinleri getirirler, biz de kendilerine gerekli cevapları veririz, eksiğimiz varsa düzeltiriz." ifadelerini kullandı.
"Hem LGS için hem de üniversiteye giriş sınavları için bizim kitaplarımız esas"
Bakan Tekin, yeni müfredat kapsamındaki ders kitaplarının basımına ilişkin soruya okul öncesi, 1, 5 ve 9. sınıflarda yeni müfredata göre hazırlanmış kitapların okutulacağını söyledi.
Bunun dışındaki sınıflarla ilgili kitap basım sürecinin devam ettiğini belirten Bakan Tekin, "Onun ihalesi yapıldı ve tamamlanmış olacak. Bizim iş yükümüz zaten dörtte bir oranında kalmış durumda yeni kitaplar, yeni müfredatlar için. Onunla ilgili de müfredatları hazırlayan ekipler yani özel sektörden bu konuda kitap almadığımız için sadece bakanlık tarafından hazırlanan ders kitapları, materyaller hazırlanmış durumda. Talim ve Terbiye Kurulu Başkanlığımızın onayına sunulacaklar ve sonra da biz onların basım sürecini yürüteceğiz. O sürecin 9 Eylül'e kadar yetişeceğini öngörüyoruz, bir sıkıntımız yok." dedi.
"Özel okullar için gelecek sene Bakanlık tarafından ücretsiz dağıtılacak ders kitaplarını okutma zorunluluğu getirildi ancak bazı özel okulların velilerden talep ettiğine ilişkin de bilgiler geliyor, bu konuda değerlendirmeniz ne olacak?" sorusuna Bakan Tekin, şöyle yanıt verdi: "Özel okullardaki öğretmen arkadaşlarımızın özlük hakları örneğinde olduğu gibi özel okullarla ilgili biz karşılıklı bir paydaşlık ilişkisi yürütüyoruz. İyi bir ilişki yürüttüğümüze inanıyorum. Bu kararımızı alırken de özel okullarla konuşarak aldık. Şunun altını çizerek söyleyeyim, çocuklarını özel okula gönderen velilerimiz için söylüyorum, Bakanlığımızın ders kitaplarını okutmuyor ise eğer özel okullar, çocuklarınızın ciddi bir sıkıntı yaşayabileceğini uzun vadede görmeniz gerekiyor çünkü hem LGS için hem de üniversiteye giriş sınavları için bizim kitaplarımız esas kabul ediliyor. Bunun takibini biz ÖSYM üzerinden yapacağız. Velilerden fahiş fiyatlarda ders kitabı için ücret talep eden özel okullarla ilgili biz gerekeni yapacağız. Yani bize bu anlamda şikâyetler ulaşırsa bu okullarla ilgili genel müdürlüğümüz ve Teftiş Kurulu Başkanlığımız tedbirlerini alacaktır."
"Popülaritelerini devam ettirme kaygısı olarak görüyorum"
Bakan Tekin, öğretmen atamalarının yeni eğitim öğretim yılına yetişip yetişmeyeceğine yönelik soru üzerine, yetiştirmeyi arzu ettiklerini söyledi.
Bakan Tekin, bir soru üzerine demokratik kültür ve siyasi kültürün vatandaşlar tarafından doğru anlaşılması için siyasetçilerin örnek olmaları gerektiğini ifade ederek, bu anlamda siyasetçilerin de eğitim öğretim sürecinin bir parçası olduğuna inandığını kaydetti. Tekin, "Kaldı ki Ümit Özdağ benim tanımadığım birisi de değil. Yani bunu bana da söyleyebilir. Sonuçta ikimiz de akademisyeniz ve aynı alanda çalışan akademisyenleriz. Siyasetçilerin bu tür şeyleri kamuoyunda şov malzemesi hâline dönüştürmelerini kendi popülaritelerini devam ettirme kaygısı olarak görüyorum ve o yüzden cevap vermemeyi tercih ederim." diye konuştu.
Bakan Tekin, Öğretmenlik Meslek Kanunu'nu (ÖMK) bazı sendikaların öğretmenleri baskı altına alan kanun olarak değerlendirdiği yönündeki soruya şu cevabı verdi: "Biz bu sendikaların hepsini Bakanlığa davet ettik. Bakanlıkta gelip 'Ya bu çok doğru olmuş, güzel olmuş.' diyen bir sendikanın sokağa çıkıp başka türlü eleştirileri yapmasını ahlaki olarak doğru bulmuyorum. Bakanlığa geldiklerinde bahsi geçen eleştirdikleri maddenin ne anlama geldiği kendilerine anlatıldı. Öğretmenlerin mesleki güvencesini niye ellerinden almak gibi bir kaygımız olsun? Fakat kanun maddesini de okudukları zaman bunu bu şekilde yorumlamak için okuma yazma bilmemek gerekiyor. Okuma yazma bilen insan kanunda maddeyi doğru okur. Maddede bizim öngördüğümüz şey şu; belli sebeplerle sağlık ya da benzeri sebeplerle eğitim öğretim sınıflarının dışında başka sınıflara geçmek isteyen öğretmenlere böyle bir inisiyatif alanı tanıyoruz. Yani burada öğretmene böyle bir şey yapacağımızı nasıl düşünebilirler? Kaldı ki çok da talep var bizde. Yapamadığını, yapamayacağını ve genel idare hizmetleri sınıfına geçmek istediğini bize belirtmesine rağmen hukuken yapamadığımız, talebini gerçekleştiremediğimiz öğretmenler var. Şimdi biz kendileriyle böyle paylaştığımızda 'ya çok doğru yapıyorsunuz' deyip kamuoyunun karşısına çıkıp bunu bu şekilde yorumlamak ahlaki olarak tutarsızlık anlamına gelir. Bunun ikinci açıklaması da okuma yazma bilmemek, yazılanı anlayamamak anlamına gelir."