Bakan Özer, milletvekillerinden gelen soruları yanıtlarken Birleşmiş Milletler'de Eğitimin Dönüştürülmesi Zirvesi'ne katıldıklarında yaklaşık 1,2 milyon öğrencinin eğitimle buluşamadığı, 684 bin kız çocuğunun da eğitimin dışında kaldığıyla ilgili bir haber yayıldığını hatırlatarak böyle bir şeyin olmadığını geçen haftalarda tüm kamuoyuna açıkladıklarını ifade etti.
Millî Eğitim Bakanlığının son verilerine göre ilkokuldaki okullaşma oranının yüzde 99,63, kayıt dışı öğrenci sayısının da 11 bin 654 olduğunu belirten Özer; ortaokuldaki okullaşma oranının yüzde 99,44 ve erişilemeyip kayıt dışı kalan kız ve erkek öğrenci sayısının 30 bin 489 olduğunu kaydetti.
Özer, ortaöğretimdeki okullaşma oranının yüzde 95,6, kayıt dışı kalan kız ve erkek öğrenci sayısı toplamının 240 bin 668 olduğunu ifade etti. Açık öğretim ortaokuldaki öğrenci sayısının 142 bin 326, bunun 7 bin 774'ünün 18 yaş altı olduğunu dile getiren Özer, geriye kalan 134 bin 552'sinin 18 yaş üstü olduğunu söyledi.
Açık lisede ise 1 milyon 112 bin 765 öğrenci bulunduğunu, 18 yaş altının 232 bin 152, 18 yaş üstünün 880 bin 213 olduğunu aktaran Özer, 232 bin 152 öğrencinin 111 bin 739'unun kız çocuğu olduğunu kaydetti. Bakan Özer, "Verdiğim verilerde okumayan kız ve erkek çocukların tamamını toplasam 680 bin etmiyor." dedi. Açık öğretim, ilkokul, okul öncesiyle ilgili paylaşamadıkları hiçbir veri olmadığını dile getiren Özer, 2 bin 50 bağımsız anaokulu, 15 bin 500 bağımsız ana sınıfı yaptıklarını belirtti.
Bir yılda yapılanlar devrimdir
Okul öncesi eğitime öncelik verildiğini anlatan Özer, "Eğer beş yaşındaki okullaşma oranı yüzde 11 ise ve bu ülkenin garip gurebası okul öncesi eğitime erişemiyorsa birinci sınıfta hazır bulunuşlukta ciddi fark olur ve bu farkı kapatamam. İşte PISA'da ortaya çıkan, liselerde ortaya çıkan o okullar arası başarı farkının kaynağı, okul öncesi eğitimdir. Ben kaynağa indim. Bir yılda yapmış olduğumuz bu olay bir devrimdir ve bunu eğitim tarihi daha sonra yazacaktır." değerlendirmesini yaptı.
"28 Şubat'ın tersine akıttığı suyu tersine döndürdük"
"Katsayı uygulaması niye yapıldı bu ülkede?" diyen Özer, bu ülkede garip gurebayı mesleki eğitime gönderip hiçbir yere yerleştirmemek, iş gücü piyasasının ihtiyaç duyduğu nitelikli insan kaynağını yetiştirmemek, akademik olarak başarılı öğrencileri mesleki eğitimden ve imam hatiplerden çekmek için yapıldığını söyledi. Özer, "Bakın, biz 28 Şubat'ın tersine akıttığı suyu tersine döndürdük. Meslek liseleri yüzde 1'lik başarı diliminden öğrenci almaya başladı." dedi.
Gerçek eğitim sisteminin herkesin cazibe merkezi olarak mesleki eğitime yönelebilmesinin mekanizmalarını inşa edebilmek olduğunu vurgulayan Özer, "Türkiye'de 4+4+4 ile sekiz sene eğitim yapılıyor, sonra mesleki eğitim devreye giriyor. Biz mesleki eğitimde bu iyileştirmeyi yaparken aynı zamanda geleneksel çıraklık, kalfalık, ustalıkla ilgili de gerçekten devrim yaptık." diye konuştu.
Özer; 964 bin çırak, kalfa, ustanın mesleki eğitim merkezinde bulunduğunu, 964 bin kişinin yüzde 55'inin 18 yaş üzeri olduğunu belirterek "Biz o 'ne eğitimde ne istihdamda' olan kesimi mesleki eğitim merkeziyle buluşturuyoruz. Siz 'çocuk işçiliği' diyorsunuz. Yüzde 55'i, 18'in üzerinde bunların. Hangi çocuk işçiliği?" ifadesini kullandı.
Bakan Özer, sözlerini şöyle sürdürdü: "Eğer okul öncesi eğitimi yaygınlaştıramazsanız kadının istihdamını sağlayamazsınız. Eğer okul öncesi eğitimi yaygınlaştıramazsanız tek ebeveynli bireylerin istihdama katılımını zorlaştırırsınız. İşte okul öncesi eğitim yaygınlaştırılarak istihdama katılma potansiyeli olduğu hâlde okul öncesi eğitime çocuğunu gönderemediği için katılamayan kadınların istihdamı da artacak. Millî Eğitim Bakanlığı sadece eğitim çağı nüfusuna eğitim vermiyor, yetişkinlere de eğitim veriyor. 998 halk eğitimi merkezinde otuzun üzerinde olgunlaşma enstitüsü üzerinden tüm vatandaşlara eğitim hizmeti veriyor."
Millî Eğitim Bakanlığının 2022 yılında her ay 1 milyon vatandaşa eğitim verme hedefinin olduğunu anlatan Özer, "Niye biliyor musunuz? Çünkü bunların yüzde 70'i kadın. Kadınlarımızı daha güçlü yapacağız, istihdam kabiliyetlerini arttıracağız. Şu ana kadar 10 milyon 500 bin vatandaşımıza ulaştık." dedi.
"Öğretmen başına düşen eğitim saati bu yıl 194 saate çıkarıldı"
Bir eğitim sisteminin öğretmeni kadar güçlü olduğunu vurgulayan Özer, öğretmenlerin en büyük ihtiyacının hayat boyu öğrenenler olarak kişisel ve mesleki gelişimlerini çok boyutlu desteklemek olduğunu vurguladı. Bu konuda önemli paradigma değişikliği yaptıklarına işaret eden Özer, okullarda öğretmenlerin mesleki gelişimlerine ilişkin bütçe gönderdiklerini anlattı.
Bir milletvekilinin "Okulları ayağa kaldırmamız lazım." dediğini aktaran Özer, "Okullar böyle ayağa kaldırılır. Okul müdürüne parayı gönderirim, öğretmeninin eğitimini planlar, okula bütçe gönderirim, okulun ihtiyaçlarını karşılar ve kimseye muhtaç olmaz. Ne sivil toplum kuruluşuna ne sendikasına ne başka paydaşa ne okul aile birliğine... Dimdik ayakta durur." diye konuştu. Öğretmen başına düşen eğitim saatinin bu yıl 194 saate çıkarıldığını dile getiren Özer, bu oranın ilk kez OECD ortalamasının çok üzerinde olduğunu ve çok daha iyiye gideceğini söyledi.
Öğretmenlerin yüzde 98'i sınav başvurusunu yaptı
Öğretmenlik Meslek Kanunu'nun öğretmene duyulan saygının bir ürünü olduğunu ifade eden Özer, "Bu da AK Parti iktidarına nasip olmuştur. Yirmi yıllık yatırımı, Öğretmenlik Meslek Kanunu ile taçlandırmıştır." diye konuştu. Kanun'a ilişkin, "İçinde sadece para var, başka bir şey yok." şeklinde eleştiriler getiren muhalefet milletvekillerine Bakan Özer, "Siz parayı gündeme getirerek öğretmenleri aşağılıyorsunuz, buna hakkınız yok. Öğretmenlik Meslek Kanunu'nu tüm öğretmenlerin kişisel, özlük haklarını iyileştirmek için yapmadık. Biz kariyer sistemini, sistematik içinde öğretmenlerin lisansüstü çalışmaları ve belli bir kıdem yılında bir sistematik çerçevesi içinde, özlük hakkıyla da destekleyecek bir mekanizma olarak inşa ettik." diye konuştu.
Kanun'un basitleştirilerek "Öğretmenin yeterliliğini ölçüyormuş, ölçmüyormuş...", "Bir sınavla uzman öğretmen mi olunurmuş, olmazmış..." gibi saçma bağlamların içine koymanın öğretmene saygısızlık olduğunu ifade eden Bakan Özer, konuşmasında sınava öğretmenlerin yüzde 98'inin başvuru yaptığını vurguladı.
"Öğretmen bayraktır, onun için öğretmenin olduğu yer vatandır"
"Öğretmen bayraktır, onun için öğretmenin olduğu yer vatandır." diyen Bakan Özer, eğitim sisteminin en kutsalı olan öğretmene saygısızlık yapılmaması gerektiğini vurguladı. Bakan Özer, "Bakanlık olarak öğretmenimizin özlük hakkını iyileştirmek, şartlarını daha iyi noktaya getirmek ve dimdik ayakta durmak için onları manipüle etmeye çalışan dâhili ve harici bedbahtlara karşı her türlü desteğimiz yanlarındadır." diye konuştu.
Mahmut Özer, son 20 yılda yapılan eğitim yatırımlarının küçümsendiğini ancak ülkedeki derslik sayısının 857 bine ulaştığını belirterek "Şu ülkede 2 binli yıllara gelirken ilkokul hariç hiçbir eğitim kademesinde okullaşma oranı yüzde 50'nin üzerinde değildi. Madem bu ülkenin en kıymetlisi, beşeri sermayesi idi neden bu çocukların okullaşmasıyla ilgili gerekli imkânlar daha önce sağlanmadı?" ifadelerini kullandı.
Başörtüsü yasağı ve katsayı uygulamasının ülkenin çocuklarının eğitime erişimini engellediğine işaret eden Özer, "Türkiye'nin bölge ayrımı yapılmadan her bir noktasına, tüm çocuklarına eşit eğitim imkânı vermek için yirmi yıldan beri bu ülkede şartlı eğitim yardımı uygulanıyor. Destekleme yetiştirme kursları, tüm öğrencilere ücretsiz bir şekilde sunuluyor." dedi.
Devletin ücretsiz kitapları öğrencilere ulaştırdığını hatırlatan Özer, "Biz eğitimde fırsat eşitliğini güçlendirmek için yardımcı kaynağı da dağıtmaya başladık. Eğitimde fırsat eşitliğini güçlendirmek için ilk kez temel eğitime okula bütçe göndermeye başladık. Tüm okullara 5,5 milyar lira bütçe gönderildi." ifadelerini kullandı.
Yeniden yapılandırdıkları teftiş sistemine ilişkin detaylar veren Bakan Özer, "Bu, artık eğitim sistemine kalite güvence sistemi geliyor demektir. Elbette, bunları tüm öğretmenlerimizle okul yöneticilerimizle birlikte yapacağız. Elbette, her yeni dönüşümün tam oturması zaman alacak." diye konuştu.
Bakan Özer, "Önümüze koymuş olduğumuz hedeflerle birlikte okul öncesi, mesleki eğitim, köy okulları, okulların imkân farklılıklarının azaltılması, eğitimde fırsat eşitliğinin güçlendirilmesi ile ilgili 2023'te yapacağımız yeni yatırımlarla Sayın Cumhurbaşkanımızın açıkladığı 'Türkiye Yüzyılı'nın eğitim alt yapısını çok daha muhkem bir şekilde sağlamlaştırıp çok daha iyi noktaya getireceğiz." şeklinde konuştu.
Görüşmelerin ardından TBMM Plan ve Bütçe Komisyonunda, Milli Eğitim Bakanlığı, Yükseköğretim Kurulu (YÖK), Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Başkanlığı, Yükseköğretim Kalite Kurulu ve üniversitelerin 2023 yılı bütçeleri kabul edildi.